Mersin Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz Sanayi Tv'ye Konuştu.

Mersin Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz Sanayi Tv'ye Konuştu.

05.10.2020
Mersin Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz Sanayi Tv'ye Konuştu.

Mersin Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz Sanayi Tv'ye Konuştu.

TÜRK MALINA GÜVEN Bugüne kadar 93 buçuk milyon dolarlık ihracat yapan Mersin Teknopark, en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm firmalarının azim ve dirayetiyle koronavirüse kafa tutuyor. Mersin Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz, kurdukları 3 boyutlu üretim atölyesinde insanlığa fayda üreten teknoparkın, üniversite-sanayi iş birliğinin altından da kalkmaya çalıştığını vurguluyor.

Röportaj: Ümit UÇAR İçerisinde kentteki iki üniversitenin yer aldığı güçlü ortaklık yapısıyla 2005 yılında kurulan Mersin Teknopark (Technoscope), geleceğin yazılım vadisi olma hedefinde. 2019 yılı sonu rakamlarına göre bugüne dek 93 buçuk milyon dolar ihracat yapan firmalara ev sahipliği yapan teknopark, farklı alanlarda oluşturduğu kümelenmeleriyle de üretim sinerjisini ortaya koyan yapıda. Özellikle pandemi döneminde iş yükü ve verimini artıran bölgenin, Koronavirüs’le 3 boyutlu mücadele ortaya koyduğunu söyleyen Genel Müdür Özgür Durmaz, Sanayi TV’ye konuştu. 13 yılı teknopark ekosistemi içerisinde geçiren Durmaz, “Teknopark olarak zor durumlarda bir araya gelmenin gücünü göstermek için bir 3 boyutlu üretim atölyesi kurduk” şeklinde bilgi verdi. Doğru teknopark modelinin nasıl olması gerektiğini tanımlayan Durmaz, ihtiyacı şöyle özetledi: “Yeter ki modelimiz üniversitenin, sanayinin, kentin ortak faydasını içersin, böylece çok güçlü markalar çıkarabiliriz.”

KULUÇKADA BİLİM VAR

Mersin Valiliği, Mersin Üniversitesi, Tarsus Üniversitesi, Mersin Tarsus OSB, Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Mersin TSO ve Tarsus TSO ortaklığıyla kurulan teknoparkı tanıtan Özgür Durmaz, “Gücümüzü kentin önemli dinamiklerinden alıyoruz. Mersin Üniversitesi'nin içindeki 50 dönüm alanındaki 7 bin metrekarelik lüks binasıyla başta bilişim olmak üzere enerji, otomotiv, sağlık, makine, gıda, biyoteknoloji, medikal, elektronik, kimya, savunma sanayi gibi pek çok sektördeki firmalara yüzde 100 doluluk oranıyla hizmet vermektedir. Mersin Teknopark firmaları yalnızca 2019 yılı içinde yaklaşık 88 fikri sınai mülkiyet başvurusuyla 25’ini tescil aldılar. Kuruluşundan bu yana faydalı modeli, patenti, markası, uluslararası patent, endüstriyel tasarımı, yazılım rakamları değerlendirildiğinde 205 başvuru ve 196 tescil işlemi ile önemli bir zenginliğe sahiptir. Bugüne kadar yaklaşık 300 firmaya; AR-GE ve kuluçka firmasına ev sahipliği yapan Mersin Teknopark bünyesinde yer alan firmalar yalnızca AR-GE süreçlerinden ve lisans satışlarından yaklaşık 680 milyon lira ciro elde etti. Bugüne kadar 93 buçuk milyon dolar da ihracat gerçekleştirdik” bilgilerini paylaştı.

ORTAK PENCEREDEN BAKMAK

Üniversite ve sanayi iş birliği arasındaki bağlamın çok güçlü olması gerektiğini söyleyen Durmaz, “Teknoparklar bu noktada önemli görevler üstlenirler. Mersin Teknopark olarak biz sanayi ve kentin iş birliğiyle katma değerli AR-GE faaliyetlerinin yürütülmesi için bir çekim noktasıyız. Cazibe merkezi olma noktamızı çok iyi kullanıyoruz. Eksiklerin belirlenebilmesi veya zenginliklerin ortaya konulabilmesi için çalışmalar, incelemeler yapmaya devam ediyoruz. Biliyorsunuz Mersin'de 4 üniversite yer almakta. Zengin bir OSB yapısına sahibiz. İş birliği etkinlikleri düzenliyoruz, üniversitenin zenginlikleriyle firmanın ihtiyaçlarını ortaya koyabilecek buluşmalar yapıyoruz. Stajyer mühendislik uygulamasıyla aslında üniversiteyi sanayi ile bütünleştiriyoruz böylece geleceğin çalışanlarını yetiştirirken aynı zamanda bu gençlerimizin kendi firmaları kurmalarına da imkân sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca bu aktörlerle ortak projeler de yürütüyoruz” ifadelerine yer verdi. İş birliği için ortak pencereden bakabilmenin şart olduğunu söyleyen Durmaz, “Sanayici hızlı hareket etmeyi, akademisyen bilim yapmayı sever. Ama ikisini ortak noktada buluşturup azami fayda sağlanmalıdır. 80 civarında firmamızın 23 tanesi akademisyen firması ve 15 akademisyenimiz de aynı zamanda firmalara danışmanlık hizmeti veriyor” dedi.

3 BOYUTLU ÜRETİM

Pandemi döneminde çalışma verimini artırdıklarını ve firmaların dışarıdan çalışmasının fayda sağladığını söyleyen Durmaz, “Teknopark olarak zor durumlarda bir araya gelmenin gücünü göstermek için bir 3 boyutlu üretim atölyesi kurduk. Firmalarımızdan aldığımız 3D yazıcıları bir araya getirdik. Yüz koruma kalkanı üretmeye başladık. Yaklaşık 2 bin adedini sağlık çalışanlarına, lojistik çalışanlara ve pandemiyle yüz yüze olup faaliyetlerini yürütmek zorunda olanlara hediye ettik. Üst düzey tedbirler alarak üretime devam ettik” açıklamasını yaptı. İş yüklerinin arttığını söyleyen Genel Müdür, dijitale adapte olduklarını, pandeminin yıkıcı değil yapısı etkisini gördüklerini anlattı.

KÜMELER DÖNEMİ

Kümelenme çalışmalarının yoğun olduğunu söyleyen Durmaz, “Ticaret Bakanlığı desteğiyle UR-GE havuzuna girdik. Bilişim kümelenmesi oluşturduk, sonra Ticaret Odası ve ihracatçılar birliğiyle ortak küme çalışmamız oldu. Kümelerin gücünü etkin kullanmaya odaklıyız. Özellikle savunma alanında yapılanmış firmalarımızdan yaklaşık 200 ülkeye ihracat yapan 6’sı siber güvenlik kümemizin üyesi. Kümeler iş birliğini de kolaylaştırıyor, yeni firmaları, ortak iştirakleri, yeni proje ve ürünleri beraberinde getiriyor” açıklamasında bulundu. Yerli ve milli üretimin artırılması gerektiğine vurgu yapan Durmaz, “Firmalarımızın, bünyemizde ürettikleri ürünlerin mümkün olduğunca ilk alıcıları oluyoruz, onların ilk referansıyız. Valilik, yerel yönetimler, sağlık kuruluşlarımız, kaymakamlıklarımız, il müdürlüklerimiz, kalkınma ajansımız çoğu kez TGB’mizde üretilen ürünleri satın alır. Milli ve yerli kullanım geniş ölçeğe yayılmalı. Bursa’nın, Denizli’nin, Çukurova’nın kumaşı varken, neden yabancı sevdalısı olalım?” ifadelerini kullandı. “Yerli ürün performansını değerlendirip buna göre kamu kurumlarımızı da ölçeklendirebilirsek, yerli-milli kullanımı çok daha hızlı yaygınlaştırabiliriz” diyen Durmaz, “dönüşüm önce kendi içimizde başlar” mesajı verdi.  Durmaz, TGB firmalarının çoğunun ürünlerini akredite ettirip, ulusal ve uluslararası çapta sertifikalandırdığını söyledi.

KELEBEK ETKİSİ

Devletin AR-GE’ye ve teknoparklara verdiği önemin dünyadaki nadir örneklerden olduğunu söyleyen Durmaz, TGB’lilere sağlanan muafiyet, destek ve avantajların yanı sıra, yazılım firmalarına da ayrıca destek sağlandığının altını çizdi. Mersin Teknopark’ın sürekli workshop, eğitim, yüzyüze görüşmeler ve mentorluk toplantılarıyla KOBİ’lere destek olduğunu belirten Durmaz, “Proje ve teknoloji danışmanlığı da yapıyoruz” bilgisini verdi. KOSGEB’e iki ofis tahsis eden ve kurumla iç içe çalışan bir bölge olarak, İŞKUR desteklerinden de firmaları yararlandırmakta olduklarını söyleyen Durmaz, “TGB’ler olarak destek mekanizmalarını güçlendirerek kelebek etkisi oluşturabiliriz” diye konuştu. Ticaret Bakanlığının kümelenme ve uluslararasılaşma desteklerini doğru kullanıp yapılandırdıklarını söyleyen Durmaz, “93 milyonluk ihracat rakamına ulaştık, ki bu yalnızca AR-GE ve lisanslama süreçlerinin ihracatı. Firmalarımızı globale teşvik ediyoruz” dedi. Bugüne kadar talepte bulunan her TGB’ye mentorluk yapmaya çalıştıklarını ve çeşitli projelerle bir cazibe merkezi oluşturmak istediklerini söyleyen Durmaz, “Projelerimizi yapılandırdık. Cazibe merkezleri programı kapsamında inovasyon ekosisteminin ihtiyaç duyduğu yapıları toplamaya çalışacağız burada. Mentorluk sistemi bizim için çok kıymetli. Bu sistemi akredite edebilmek gibi bir proje çalışmamız var. TGB’lerin farkındalığını arttırmak üzere yoğun çalışmalarımız mevcut” bilgilerini paylaştı. TGB Müdürü son olarak, doğru model konusuna şöyle ışık tuttu: “Son 13 yılını teknopark ve inovasyon ekosistemi içinde geçirmiş birisi olarak diyebilirim ki, doğru bir model yoktur. Doğru model, ileri teknoloji odaklı, katma değerli üretimin desteklendiği bu noktada içinde teknoloji kökenli firmaların doğup büyüyüp markalarının oluştuğu,  yönetimlerinin onlara destek verdiği ve bu desteğin içinde şirket kuruluşlarından, yasal süreçleri yönetmeyi öğrenmelerini, finansal modellerin oluşturmalarından, markalaşmaya, ticarileşmeye, uluslararasılaşmaya kadar yoğun destekler verdiği bir alanı niteler. Yeter ki modelimiz üniversitenin, sanayinin, kentin ortak faydasını içersin, böylece markalar çıkarabiliriz.”

Röportajın Tamamı için  https://www.youtube.com/watch?v=sycIj_Wm9DU 

Sosyal Medya